Finans işlemleri, doğaları gereği hem müşteri hem kuruluşlar için riskleri beraberinde getiriyor. Kredi ve finansman, faktöring ya da leasing süreçlerine ek olarak yeni nesil finans araçları için gerçekleştirilen işlemlerde risk analizi yapmak işte bu nedenle oldukça önemli. Öyle ki bahsedilen riskler arasında kara para aklamadan terör finansmanı yaratmaya kadar pek çok toplumsal tehdit de yer alıyor.
Sonuçları düşünüldüğünde oldukça ciddiye alınması gereken bir konu olan risk analizlerinin finans kuruluşlarındaki yaygın uygulaması ise Customer Due Dilligence (CDD); Türkçe karşılığı ile müşteri durum tespiti. Gelin tüzel ya da bireysel düzeyde kimlik tespiti süreçlerini de içeren bu kavramı dijital finans işlemleri üzerinden ele alalım. Bakalım, CDD tüm süreçleri ve kuruluşları nasıl koruyor!
Müşteri durum tespiti, finans işlemleri için oldukça kritik bir süreci ifade ediyor. Finanse edilecek birey ya da kurumun pek çok açıdan risk analizinin yapılması olarak basitçe açıklanıyor olsa da CDD aslında son derece kompleks bir süreç. Zira süreç finansta kara para aklama ve terör finansmanı sağlama gibi ciddi tehdit içeren işlemlerin gerçekleştirilmesi üzerine yapılan bir soruşturmayı kapsıyor. Buradan hareketle kavramın en net tanımı ise şöyle:
“Müşteri durum tespiti, müşteri ile ilgili bilgilerin toplandığı ve veriler ışığında müşterinin muhtemel risklerinin hesaplandığı uygulamalar bütünüdür.”
KYC; yani “Müşteriyi tanıma” süreci aslında doğrudan CDD’nin konusu. Uzaktan ya da yerinde kimlik tespiti ile gerçekleştirilen KYC, yasal kimlik belgeleri ve yanlışlanamaz biyometrik verilerin kullanıldığı bir dizi uygulamadan oluşuyor. Bu da müşteri durum tespiti analizinin en önemli ayağı olarak karşımıza çıkıyor. Finans işletmesi KYC ile müşterinin kimlik bilgilerini yasal yollardan ediyor ve güvenlik açıklarına yer olmayacak biçimde sahtecilik olasılığını ortadan kaldırıyor.
Özellikle uzaktan verilen kredi ve finansman hizmetlerinde video KYC uygulamaları ciddi bir öneme sahip. Uygulamalar son teknoloji kullanılarak geliştirilen kimlik doğrulama ve görüntülü görüşme çözümleri ile kolayca gerçekleştirilebiliyor. Bu noktada alanının en iyisi LiveAuth Communicator ile ilgili ayrıntıları da şu yazımızdan öğrenebilirsiniz.
CDD süreçlerinin önemini kavramak için aslında doğrudan uygulamalar ve uygulamalardan doğacak sonuçlara göz atmak yeterli. Bir şirketin yüklü miktarda bir kredi almak için bankaya başvuru yaptığını düşünelim. Kredinin verilmesi sürecinde kuruluş açısından birkaç farklı risk bulunuyor. Bu kısımda kredinin verildiği tüzel ya da gerçek kişinin hangi bağlantılara sahip olduğu ya da paranın hangi alanda kullanılacağı önemli bir nokta. Kişinin herhangi bir suç unsuru ile ilişiğinin olup olmadığı, krediyi geri ödemek için herhangi bir teminatının bulunup bulunmadığı gibi hususlar da riskler arasında yer alıyor. İşte kişi ya da kuruluşun kredi başvurusunun ardından bu tür riskleri tespit etmek için başlattığı güvenlik soruşturması süreci müşteri durum tespiti olarak adlandırılıyor.
Bahsedilen risk unsurları göz önüne alındığında ise CDD’nin önemi büyük oranda ortaya çıkıyor. Süreç doğru yürütülmediğinde ortaya ciddi finans ve terör suçları çıkabilir. Bu tür suçlardan banka ve finans kuruluşları kadar müşteriler ve hatta toplumsal bir kesim bile etkilenebilir.
Müşteri durum tespiti ile doğru risk analizinin kuruluşlara sağladığı faydalara kısaca bir göz atalım:
Kısacası CDD; bir diğer deyiş ile müşteri durum tespiti süreci finans işletmelerini önemli ölçüde koruyan bir sistemdir. Siz de finans işletmeniz için güvenli bir risk analiz politikası yaratmak istiyorsanız ArkSigner’ın uzaktan kimlik tespiti ve doğrulama çözümleri ile hemen tanışmalısınız. LiveAuth ve LiveAuth Communicator ile risksiz ve güvenli müşteri kazanımı süreçlerini başlatabilirsiniz.