Blokzincirinin değişik sektörlerde kullanımındaki artışla, kripto varlıklar alternatif finansal varlıklar olarak ülke ekonomilerinde önemli bir yer edinmeye başladı. Kripto varlıkların ilk popülerleşmeye başladığı dönemlerde “kod kanundur” prensibi çerçevesinde bazı çevrelerde bu varlıkların hukuk düzeninden bağışık olduğu yönünde bir algı oluşmuştu. Zaman içinde kripto varlıkların da hukuk kurallarına tabi olduğu net bir şekilde görüldü. Bununla birlikte, ülkelerin kripto varlıklara ilişkin benimsedikleri regülasyon stratejileri birbirinden farklı gelişti.
Bugün kripto varlıkların regülasyonuna ilişkin çeşitli yaklaşımlarla karşılaşabiliyoruz: Bekle ve gör yaklaşımını benimseyen ülkeler proaktif davranmak yerine teknolojinin gelişmesini ve yaygınlaşmasını bekleyerek düzenleme yapıp yapmama konusunda karar vermeyi tercih ediyor. Diğer bazı ülkeler, yürürlükte olan düzenlemelerle devam etmeyi tercih ederek mevcut kuralların kripto varlıklara nasıl uygulanacağı yönünde tespitler yapmaya çalışıyor. Üçüncü grupta yer alan ülkeler ise kripto varlıkların özelliklerini dikkate alan, onların yapısına özgü yeni kurallar yürürlüğe koymayı uygun buluyor.
Kripto varlıklarla ilgili yeni düzenlemeler yapma yolunu tercih eden ülkelerde yeknesak bir regülasyon çerçevesi oluştuğunu söylemek mümkün değil. Çin’de kripto para madenciliği ve alım-satım yasaklanırken; El Salvador Bitcoin’i yasal para birimi olarak kabul etti. Bunun dışında kripto paralar ve diğer kripto varlıkların hukuki ve vergisel açıdan farklı şekillerde sınıflandırıldığı görülüyor. Kripto varlıkları düzenlemeyi tercih eden birçok ülkede, kripto varlıkların tanımlanması ve sınıflandırılması ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların kuruluş şartlarının düzenlendiği görülüyor. Bunun dışında, kripto varlık piyasalarında uyulması gereken kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadeleye dair usullerin belirlenmesi de birçok ülkenin öncelik verdiği konulara arasında.
Kripto varlıkların regülasyonu sadece ulusal otorite ve kanun koyucuların değil uluslararası kurum, kuruluş ve platformların da yakın takibinde. Bu kuruluşlara örnek olarak Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Finansal İstikrar Kurulu (FSB), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB), Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü (IOSCO) ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’nü gösterebiliriz. Bu kurum ve kuruluşlar kripto varlıklarla ilgili raporlarını düzenli olarak kamuoyuyla paylaşıyor. Mesela Temmuz 2023’te son raporunu yayınlayan Finansal İstikrar Kurulu, kripto varlıkların sınır ötesi niteliklerini de dikkate alarak devletlerce yeknesak bir şekilde düzenlenebilmesi için dokuz çerçeve tavsiye prensibi yayınladı.
2023’ün kripto varlık regülasyonları bakımından önemli bir yıl olduğunun bir göstergesi de Avrupa Birliği’nde bu konuda iki tane regülasyon kabul edilmesi. Markets in Crypto Assets (MiCA) Tüzüğü ve Fon Transferi Tüzüğü (TFR- Transfer of Funds Regulation) 9 Haziran 2023 tarihinde Avrupa Resmî Gazetesinde yayımlandı. MiCA, Avrupa Birliği genelinde kripto varlık ihraççılarını ve kripto varlık hizmet sağlayıcılarını düzenleyerek kripto varlık piyasalarının düzenlenmesi için kapsamlı bir çerçeve ortaya koyuyor. Fon Transferi Tüzüğü ise kripto varlık hizmet sağlayıcıları nezdinde gerçekleştirilecek kripto varlık transferlerine, taraf bilgilerinin eşlik etmesini gerektiriyor.
Türkiye’de 2021 yılına kadar kripto varlıklarla ilgili bir hukuki düzenleme bulunmuyordu. Özellikle Initial Coin Offering (ICO) olarak bilinen kripto varlık arzları hakkında BDDK ve SPK’nun kamuoyuyla paylaştığı uyarı ve duyurular bulunmaktaydı.
16.04.2021’de Resmî Gazete'de yayımlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’te, ilk defa kripto varlık tanımı yapıldı: Buna göre, kripto varlıklar, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıklar olarak tanımlandı. Türkiye’de pek çok araştırmacı, bu tanımın yönetmeliği çıkaran TCMB’nin faaliyet alanı olan ödemelerle sınırlı olduğu ve Türkiye’de halen genel geçer bir kripto varlık tanımı olmadığı görüşünde.
Kripto varlıkların tanınmasının yanı sıra yönetmelikte bazı yasaklara da yer verildi: Kripto varlıkların ödemelerde doğrudan ya da dolaylı şekilde kullanılması ve buna yönelik hizmet sunulması yasaklandı. Ayrıca ödeme hizmeti sağlayıcılarının, ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılacağı bir şekilde iş modelleri geliştirmesi ve bu tür iş modellerine ilişkin herhangi bir hizmet sunması da yasaklandı.
Bu yönetmelikten hemen sonra, kripto varlık hizmet sağlayıcılar Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında yükümlü olarak belirlendi. MASAK tarafından kripto varlık hizmet sağlayıcılara yönelik bir rehber kurumun web sitesinde yayınlandı. Buna göre, kripto varlık hizmet sağlayıcılar müşterinin tanınması (KYC- know your customer), şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, devamlı bilgi verme ile muhafaza ve ibraz gibi yükümlülükleri yerine getirmek zorundalar. 2022 yılında MASAK bu mevzuat değişiklikleri kapsamında gerçekleştirdiği denetimlerde yükümlülük ihlalleri nedeniyle bazı kripto varlık hizmet sağlayıcılara idari para cezası verilmesini kararlaştırdı.
Tüm gelişmelere rağmen bugün halen Türk Hukuku’nda kripto varlık hizmet sağlayıcının kim(ler) olduğuna dair bir yasal düzenleme bulunmuyor. Bu konuda geçtiğimiz haftalarda önemli bir gelişme yaşandı. Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemedeki eksikleri nedeniyle Türkiye’yi gri listeye almıştı.
Yukarıda bahsettiğimiz mevzuatların yürürlüğe girmesinden bugüne kadar hem bu mevzuatların eksik yönlerini tamamlayan hem de FATF nezdinde Türkiye’nin gri listeden çıkılmasını sağlayacak bir regülasyon bekleyişi vardı. 2024 yılı bütçe görüşmeleri sırasında soruları yanıtlayan T.C. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kripto varlıklarla ilgili yasal düzenlemenin en kısa sürede Meclis’e sunulacağını ve böylece Türkiye’nin gri listeden çıkılabileceğini belirtti.
Türkiye’de yapılacak bir düzenlemeyle ilk etapta genel geçer bir kripto varlık tanımının belirlenmesi ve kripto varlıkların hukuki niteliğinin tespiti beklenmektedir. Zira, kripto varlıkların hukuki niteliğinin tespiti (örneğin menkul kıymet veya emtia olarak nitelendirilmeleri), kripto varlıkların vergilendirilmesini dahi etkileyen temel bir sorundur. Bunun dışında kripto varlık hizmet platformları kavramının tanımlanmasıyla bu platformların lisanslanmasına dair düzenlemeler beklenmektedir. Kripto varlık hizmet platformlarına ilişkin bir asgari sermaye şartı getirilmesi de söz konusu olabilir.
Türkiye’de FinTech regülasyonları özellikle 2020 sonrasında hız kazanmış ve açık bankacılıktan dijital bankacılığa, dijital cüzdandan uzaktan müşteri edinimine birçok farklı alanda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Son üç yılda yaşanan gelişmeler Türkiye’de finans sektörünün regülasyonlara hazır olduğunu ve bu regülasyonlara uyum sağlamakta başarılı olduğunu gösterdi. Aynı durumun kripto varlıklar özelinde de gerçekleşmesi bekleniyor.