Blokzinciri teknolojisi artan bir hızla farklı sektörlerde kullanılıyor. Buna paralel olarak, 2023 yılında blokzinciri teknolojisine ilişkin dolaylı veya doğrudan regülasyon çalışmalarının da hız kazandığını görüyoruz. Kripto varlık piyasalarından, elektronik ticaret belgelerine; merkeziyetsiz otonom kuruluşlardan merkez bankası dijital paralarına birçok farklı alanda blokzincirinin tetiklediği bir hukuki dönüşüm gerçekleşiyor.
Türkiye’de de blokzinciri teknolojisinin kripto paralar dışındaki uygulama alanlarıyla ilgili araştırma ve çalışmalar devam ediyor. 6 Eylül 2023’te Resmî Gazete’de yayınlanan “Orta Vadeli Program 2024-2026” belgesinde de blokzincir teknolojisinin uygulama alanlarına gönderme yapıldı.
Programdaki “Politika ve Tedbirler” başlığı altında “sanayi ve hizmet sektörlerinde yapay zekâ, büyük veri, bulut bilişim, blokzincir, siber güvenlik ve siber-fiziksel sistemler gibi dijital dönüşüme yönelik yerli teknolojilerin geliştirilmesi desteklenecektir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca, blokzincir tabanlı akıllı sözleşmeler üzerinden menkul kıymet ihraçlarının yapılması ve ihraç süreçlerinin dijitalleştirilmesi de programda yer alıyor. Bu planların gerçekleştirilmesi ve beklenen dönüşümün daha az sancılı bir şekilde yürütülmesi için regülasyon konusunda da proaktif olunması gerektiği aşikâr.
Tüketiciler kripto paralara, NFT’lere ve diğer DeFi araçlarına büyük ilgi gösteriyor. Bununla birlikte, kripto varlık ürün ve piyasaları tüketiciler için karmaşık olabiliyor. Mesela tokenlar akıllı sözleşmelerle tanımlandığından, tüketicilerin akıllı sözleşme kodunu anlayarak kendi hukuki durumlarını belirleyebilmeleri ve değerlendirebilmeleri oldukça zordur.
Teknoloji okur yazarlığının istenen seviyede olmamasının getirdiği risklerin yanı sıra, kripto varlıkların değerinin değişken olması da beraberinde tüketiciler için zorluklar getirmektedir. Birçok kripto varlığın değeri tüketici talebine göre belirlenmektedir. Bu nedenle değerlerinde ani ve büyük değişiklikler olabilmekte; bu durum kripto varlıkların ideal bir ödeme aracı olmasının önüne geçmektedir. Ayrıca, sosyal medyada kripto varlık piyasalarıyla ilgili yetersiz, gerçek olmayan veya yanıltma amacı taşıyan bilgiler de paylaşılabilmektedir. Bu tür bilgi veya reklam faaliyetlerinde kazanma kısmına vurgu yapılarak, riskler geri planda bırakılmaktadır.
Avrupa’da çeşitli denetleyici kurumlar, bazı kripto varlıkların riskli ve spekülatif olabileceği konusunda tüketicilere yönelik uyarılar yayınladı. Tüketicilerin yanıltıcı reklamlar, sosyal medya araçları ve influencerlara karşı temkinli olması gerektiği belirtildi. Türkiye’de de Sermaye Piyasası Kurulu henüz 2018 yılında ICO’ların (initial coin offering- ilk dijital para arzı) çok yüksek riskli ve spekülatif yatırımlar olduğunu belirterek, yatırımcıların dijital varlık karşılığında ne/neler vaat edildiğini detaylı bir şekilde incelemeleri gerektiğine dikkat çekmişti.
Kripto varlıkların temelindeki dağıtık defter teknolojisinin siber güvenlik risklerine açık olduğunu da unutmamak gerekir. Borsalar ve cüzdan sağlayıcılar gibi kripto varlık ihraççıları ve hizmet sağlayıcıların hem operasyonel bazı problemler yaşaması hem de siber saldırılara uğraması sık sık gündeme geliyor. Bu saldırılar sonucunda tüketicilerin mağdur olması kaçınılmaz.
Dijital varlıklarla yapılan işlemler, sadece ticaret hukuku veya sermaye piyasası hukukunu değil, tüketici hukukunu da yakından ilgilendiriyor. Tüketiciler, kripto varlıklarla ilgili mağduriyetlere daha açık. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz risklerin yanı sıra, birçok ülkede kripto varlıklarla ilgili hizmet ve ürünler, geleneksel finansal hizmetlere ilişkin kuralların uygulama alanı dışında kalıyor. Ancak şu hususun altını çizmekte fayda var: Kripto varlıklarla gerçekleştirilen işlemlerin dijital ortamda yer alıyor olması, tüketicinin korunmasına ilişkin önlemlerden bağışık oldukları anlamına gelmiyor.
Blokzinciri ekosisteminde tüketicilerin korunması, politika yapıcı ve kanun koyucuların odağında yer alıyor. Avrupa Birliği’nde MiCA (Markets in Crypto Assets) Tüzüğü’nün uygulanması, tüm dünyadaki kripto varlık ekosistemleri bakımından önemli etkilere meydana getirecek. Bu nedenle Tüzüğün en önemli amaçlarından birinin tüketicilerin korunması olması mağduriyete açık bu kesim için büyük önem taşıyor.
Tokenlar her türlü mal ve hizmetin sağlanmasında kullanılabilir. Bu nedenle işletmeler ile tüketiciler arasındaki işlemlerde tüketicinin korunmasına ilişkin kuralların uygulanması gerekiyor. Burada önemli olan tüketicilerin korunması mekanizmalarının dijital ekonominin gereklerinin dikkate alınması suretiyle oluşturulması.
Tüketicilerin aldıkları tokenlerda yer alan hakların içeriğini bilmesini ve anlamasını sağlayacak kurallara ihtiyaç var. Özellikle tokenların çevrimdışı (off-chain) varlıklar veya hizmetlerle bağlantılı olması durumunda, dijital materyallerdeki açıklamalarla tokenin işlevi arasındaki uygunluğun sağlanması büyük öneme sahip. Bunun yanı sıra tanıtımlarda kullanılan doğal dildeki açıklamaların, akıllı sözleşmedeki açıklamalarla eşleşmesinin sağlanması gerekir.
Cayma hakkı, bilgi edinme hakkı, genel işlem şartlarına karşı korunma ve tüketici uyuşmazlıklarının çözümü gibi genel tüketici hukuku mekanizmalarının kripto varlıkları konu edinen işlemlerde nasıl uygulanacağına yönelik hukuki bir çerçeve oluşturulması yararlı olacaktır. Türkiye’de Orta Vadeli programda bahsedilen menkul kıymet ihraçlarında da tüketicilerin korunmasına yönelik önlemlerin alınması gerekiyor.