Anglo-Sakson Hukuku
Ülkelerinde Gelişmeler

Web 3.0 yeni internet blokzinciri teknolojisi

Önce kripto paralar, ardından diğer kripto varlıkların hayatımıza girmesiyle birlikte, kişilerin sahip olduğu varlıkların “neler” olabileceği, bunlar üzerinde “ne gibi haklara” sahip olunabileceği konuları da gündeme gelmeye başladı. Kripto paralarla ödeme yapılması, NFT’lerin teminat olarak kullanılmaya başlanması, stable coin’lerle gerçekleştirilen işlemler derken, kripto varlıkların iş ve ticaret hayatındaki kullanımı arttı.

Birçok teknolojik gelişmede olduğu gibi, kripto varlıklar bakımından da hukuk teknolojiyi geriden takip etti. Birçok ülke bu yeni varlıkları, mevcut varlıkların içinde nasıl değerlendireceği; hukuki nitelendirmesi konusunda nasıl bir yol izleyeceği konusunda gerçekten bocaladı. Bir taraftan sürekli yeni kripto varlıklarla karşılaştık; kripto paralar, security tokenlar, NFT’ler, stable coinler, merkez bankası dijital paraları… Bu nedenle birbirinden farklı özellikler gösteren kripto varlıklara ilişkin ayrı ayrı değerlendirmeler yapılması gerekti. Diğer taraftan kendine özgü özelliklere sahip bu varlıkları klasik, alışılmış hukuki kavram ve kurumlar içine oturtmak pek mümkün olmadı. Zira bunlar fiziksel varlığı bulunmayan, elle tutulup gözle görülemeyen, blokzincirindeki dijital veri girişlerinden ibaretti.

Kripto Varlık Düzenlemelerinde Nereden Nereye?

Tüm bu zorluklara rağmen, özellikle 2018 yılından beri kripto varlıklara ilişkin hukuki düzenlemelerin yapılmasında ivme kazanıldığını görüyoruz. Avrupa’da MiCA (“Markets in Crypto Assets”) Tüzüğü uzun bir hazırlık ve müzakere sürecinin ardından 2024 yılında uygulanmaya başlayacak. Bunun dışında İsviçre, Almanya, Lihtenştayn, Malta gibi ülkelerde de kripto varlıklara ilişkin düzenlemelerin yapılmasında epey yol kat edildi.

Anglo-Sakson Hukuku’na mensup ülkelere baktığımızda ise, aslında neredeyse beş yıldır bu konularda çıkan mahkeme kararlarının epey yol gösterici olduğunu görüyoruz. Gerçekten de kripto paralarının hukuki niteliği, kripto varlıklar üzerinde hangi haklar kurulabileceği gibi konularda emsal kararlara birçok ülkede rastlamak mümkün.

Web 3.0 yeni internet blokzinciri teknolojisi

Farklı Ülke Mahkemelerinden Aynı Yönde Kararlar

Blockchain teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte kripto paraların bir yatırım varlığı olarak önem kazanması, kripto varlıkların hukuki niteliği ile ilgili önemli soruları gündeme getiriyor. Aslında içinde bulunduğumuz 2023 yılından önce de Birleşik Krallık, Singapur ve Yeni Zelanda’da mahkemeler kripto varlıkları, özellikle kripto paraları geleneksel eşya hukuku kuralları çerçevesine oturtabilmek için, kripto varlıkların eşya niteliği taşıdığı yönünde kararlar vermişti. Hatta Birleşik Krallık ve Singapur’da spesifik olarak NFT’lerin eşya niteliği taşıdığına hükmeden kararlarla da karşılaşmak mümkün. Bunun dışında, ABD’de vergilendirmenin gerçekleştirilmesi açısından kripto paralar uzun süredir eşya olarak nitelendiriliyor.

Sadece 2023 yılına bakıldığında bile, Anglo-Sakson Hukuku’na mensup ülkelerde kripto varlıkların hukuki niteliğinin tespitine ilişkin önemli kararlar verildiğini görmek mümkün. Mart ayında Hong Kong’da bir mahkeme kripto paraların mülkiyete konu olabilen diğer varlıklardan ayrı tutulmayacağına ve mülkiyet gibi ayni hakların dijital paralara bakımından da söz konusu olacağına açıkça hükmetti (Re Gatecoin Limited [2023] HKCFI 91 (Re Gatecoin)).

Diğer bir önemli karar ise geçtiğimiz temmuz ayında Singapur’dan geldi: USDT’lerin çalınmasına ilişkin davada, hakim önce şu tespitlerde bulundu: İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kripto varlıkların trust’da tutulabilecek eşya niteliği taşıdığına hükmedilmesi yaygın bir uygulama haline gelmiştir. Ancak bu olayda özellikle USDT’nin trsut’da tutulabilecek eşya niteliği taşıyıp taşımadığına ve eğer bir eşya ise hangi tür eşya olduğuna açıklık getirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede mahkeme USDT’nin ve genel olarak kripto paraların fiziksel bir varlığa sahip olmasa bile eşya niteliğini taşıdığına (“thing in action”) hükmetti (ByBit Fintech Limited v Ho Kai Xin & Ors. [2023] SGHC 199).

Bu mahkeme kararlarından yola çıkarak şu tespiti yapmak mümkün: Birleşik Krallık, Singapur, Kanada, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde artık kripto varlıkların eşya niteliği taşıdığına dair mahkeme kararları emsal hale geldi.

Mahkeme Kararlarına Paralel Yasal Düzenlemeler

Son olarak şunu belirtmekte fayda var: Her ne kadar mevcut eşya hukuku kurallarının uygulanması suretiyle kripto varlıkların eşya niteliği taşıdığı yargı kararlarıyla yerleşik hale gelmiş olsa da Anglo-Amerikan Hukuku’nda güncel bir diğer eğilim de açık ve yeni kurallar koyularak kripto varlıkları da içine alan yeni bir varlık sınıfı yaratılması yönünde. Mesele sadece yargı kararlarına bırakılmayacak kadar önemli ve hukuki kesinliğe ihtiyaç duyulduğu aşikâr. Mesela ABD’de UCC’de (Uniform Commercial Code) yapılan değişiklikler ile kripto varlıkları da kapsayan “Controllable Electronic Record” (Kontrol Edilebilir Elektronik Kayıt) isimli bir kayıt türü benimsendi. Birleşik Krallık Hukuk Komisyonu’na göre ise, halihazırda mevcut olan, üzerinde fiili hakimiyet kurulabilen cismani varlıklar ve borç ya da bir şirketteki hisseler gibi varlıklara ek olarak üçüncü bir “dijital varlıklar” kategorisi oluşturulmalı.

Doç. Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY