Akıllı sözleşmeler fon toplamak için kitlesel fonlama (“crowdfunding”) ve benzeri finansman projelerinde kullanılıyor. Akıllı sözleşmelerin sahip olduğu kendiliğinden icra ve değiştirilemezlik gibi özellikler sayesinde, fon toplama işlemini otomatikleştirmek ve yatırımcı ile proje sahipleri arasındaki süreçleri daha hızlı ve verimli bir şekilde yönetmek mümkün. Ayrıca akıllı sözleşmeler fon toplanması sürecinin aracılara ihtiyaç duyulmadan, eşler arası (peer-to-peer) ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyor.
İlk önce, farklı modelleri bulunan bir finansman kaynağı olan kitle fonlamasına değinelim. Kitle fonlaması, yaratıcılığı, yenilikçiliği ve girişimciliği destekleyen bir finansman elde etme yöntemidir. Katma değeri ve rekabet gücü yüksek teknolojik ürün ve hizmet üretimine dair iş fikirleri olan girişimcilere finansal kaynak sağlamayı hedefleyen kitle fonlaması, teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte daha da önem kazandı. Bu yatırım sistemi girişimcilere dünyanın her yanından finansal kaynak bulma imkânı tanıyor. Ayrıca yatırımcı arama süresini kısaltırken, projenin canlıya geçiş öncesinde pazardaki potansiyelini test etme ve gerektiği takdirde iş modelini geliştirme imkânı da sunuyor. Türkiye’de ilk kitlesel fonlama uygulaması 2010 yılında www.projemefon.com adlı platform ile gerçekleşti. Halen gelişmekte olan kitlesel fonlama, 2017 yılından itibaren Sermaye Piyasası Kanunu’nda yasal bir zemine kavuştu.
Blokzincirinde akıllı sözleşmelerle fon toplanmasını sağlayan ICO (Initial Coin Offering - İlk Dijital Para Arzı) ve STO (Security Token Offering - Menkul Kıymet Jetonu Arzı) süreçleri de kitlesel fonlamaya benzetiliyor. Yine de kitlesel fonlama projelerinden farklı bazı özelliklere sahip oldukları unutulmamalıdır.
Blokzinciri tabanlı projelere fon sağlanması için Ethereum blokzinciri sonrasında akıllı sözleşmeler aracılığıyla gerçekleştirilen ICO’lar kullanıldı. Özellikle 2015-2018 yılları arasında ICO’lar blonzincir tabanlı projelere finansman sağlanması için en çok tercih edilen yöntem oldu.
ICO, kripto varlıkları (kripto para ve tokenları) ve blokzinciri teknolojisini kullanan bir kitlesel fonlama yöntemidir. Özellikle start-up şirketler bir proje, iş modeli veya iş fikri için aracılara ihtiyaç duymadan fon ihtiyaçlarını karşılayabilir.
Sistem şu şekilde çalışır: Öncelikle girişimci bir whitepaper (izahname) hazırlayarak projeyi detaylıca anlatır, amacından bahseder, ihtiyaç duyulan fon miktarını belirler, kampanya süresini ortaya koyar ve ihraç edilecek tokenların niteliğine ilişkin açıklamalara yer verir. Proje sahibi, ayrıca fonların nerede toplanacağına ilişkin bir de adres belirler. Destek olmak isteyen yatırımcı, girişimciye kripto varlık gönderdiğinde, akıllı sözleşme otomatik olarak yatırımcıların kripto cüzdanlarına kripto varlık cinsinden yaptıkları yatırımlar karşılığında token ihraç eder. Bu tokenlar genellikle utility token (hizmet tokeni) niteliği taşır ve bu çerçevede genellikle bir şirketteki payı, bir hizmete erişim hakkını, gerçek dünyadaki bir varlığı, ürün veya hizmete ilişkin kullanım hakkını temsil eder.
Yatırımcıların ellerinde bulunan token’ın değeri, fonlanan projede öngörülmüş olan ürün ve hizmetlerin hayata geçmesiyle artarsa, yatırımcı bundan kar elde eder. Whitepaper’da belirlenen sürede ihtiyaç duyulan finansman elde edilemezse, yatırımcılara katkıları iade edilir.
ICO’ların yaygınlaşmaya başladığı dönemde süreci başlatmak oldukça kolay olmasına rağmen, regülasyon açısından tüm dünyada belirsizlikler söz konusuydu. Çok başarılı olan ve büyük kazanç elde eden ICO projeleri oldu. Bununla birlikte, yatırımcıların yanıltılmasıyla, hayata geçirilmeyecek projelerin vaat edilmesi gibi bazı usulsüzlükler ve dolandırıcılıklar meydana geldi.
Türkiye’de de benzer bir ortam söz konusuydu. 2018 yılında Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) bir duyuru yayınladı ve ICO uygulamalarının SPK’nın düzenleme ve gözetim alanı dışında kaldığını belirterek yatırımcılara uyarıda bulundu. Bu duyuruda ayrıca ICO’ların çok yüksek riskli ve spekülatif yatırımlar olduğuna da yer verildi. Yatırımcılar tarafından satın alınan tokenların değerlerinde aşırı oynaklık olabileceği ve proje sahipleri tarafından toplanan finansmanın belirtilen amaçlarla kullanılmayabileceğine de dikkat çekildi. SPK ayrıca ICO’lar aracılığıyla fon toplanan projelerin çoğunluğunun erken aşama projeler olması nedeniyle projelerin başarısız olması ve yapılan yatırımların tamamının kaybedilmesi riskini de vurguladı.
ICO’ların yaygınlaşması, tüm dünyada mağduriyetlere yol açmış ve bazı hukuki sorunlar ortaya çıkarmıştır. Projeyi ve geliştiricilerini iyi araştırmak gerekliliği gözler önüne serilmiştir. ICO’ların düzenleyici otoriteler tarafından denetlenmesindeki zorluk karşısında hem yatırımcılar hem de piyasa açısından daha güvenli olan STO’lar (Security Token Offering - Menkul Kıymet Arzı) yaygınlaşmaya başlamıştır.
Cemal Araalan, Kripto Varlık İlk Arzı (ICO) ve Konunun Türk Hukuku ve Bazı Ülke Uygulamaları Açısından Değerlendirilmesi, Banka ve Finans Hukuku Dergisi, Cilt No.:10, Sayı No.:40, 2021, s.886-888
Blockchain Türkiye Platformu (BCTR), “Hukuk, Düzenlemeler ve Kamu İlişkileri Çalışma Grubu” tarafından hazırlanan “Kriptopara ve ICO” raporu, https://bctr.org/bctr-rapor-kriptopara-ve-ico-16155/
Mete Tevetoğlu, Hukuki Yönleriyle Kripto Varlıklar ve Kripto Varlıkların İlk Arzı, İstanbul 2021
Turgay Yavuzarslan/ Ganite Kurt, Kripto Varlık Arzıyla İşletme Finansmanı ve Risklerinin Değerlendirilmesi Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi 2021, 23(2), 222-253