Akıllı Sözleşme 2.0

Web 3.0 yeni internet blokzinciri teknolojisi

Akıllı sözleşmeler özellikle ICO’ların yaygınlaşmaya başladığı 2016-2018 yılları arasında birçok araştırma, rapor ve makaleye konu olmuştu. Kavramda geçen “sözleşme” ifadesi, özellikle hukukçuları bu yeni oluşuma adeta mıknatıs gibi çekmişti. Akıllı sözleşmeleri doğrudan doğruya, kavramsal olarak inceleyen çalışmalar yerini akıllı sözleşmelerin uygulama alanlarına, mesela tokenizasyona, NFT’lere, merkeziyetsiz finansa ve merkeziyetsiz otonom kuruluşlara bıraktı. Bahsedilen gelişmeler akıllı sözleşmelerin önemini yitirdiği anlamına gelmiyor. Aksine akıllı sözleşmelerde de yeni bir döneme girildiğini söylemek gerekiyor: Akıllı sözleşme 2.0 dönemi.

Akıllı Sözleşmeler Mercek Altında

Akıllı sözleşmelerin hukuki etkileri 2015 yılından itibaren çok farklı alanlarda incelenmeye başladı. Bu kapsamda Avrupa Birliği, OECD, Avrupa Hukuk Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşlar akıllı sözleşmeleri değişik perspektiflerden inceleyen araştırma projeleri başlattı, raporlar oluşturdu. Avrupa Birliği Blockchain Observatory and Forum, akıllı sözleşmelerle ilgili iki farklı rapor yayınladı. En son Kasım 2022’de güncellenen raporda, akıllı sözleşmelerin yaygınlaşması için akıllı sözleşmenin hukuki kavramları ve tarafların amacını aynen yansıtmasının önemli olduğu ve akıllı sözleşmenin değiştirilemez olmasının bir endişe kaynağı olduğuna yer verildi. Bu çerçevede Avrupa Birliği’nin akıllı sözleşmelerin kullanımını yaygınlaştırmak için yeknesaklaştırılmış şartları ve standartları dikkate alacağı belirtildi. Avrupa Hukuk Enstitüsü ise piyasadaki paydaşlarla üç yıl süren proje çalışmalarının ardından, bir rapor yayınlayarak akıllı sözleşmelerin geçerlilik, genel işlem şartları, tüketicinin korunması gibi denetimlerden geçmeleri için neler ihtiva etmesi gerektiğine ilişkin tavsiye prensipler oluşturdu.

OECD ise akıllı sözleşmelere tokenizasyona ilişkin raporlarında ayrıntılı olarak yer verdi. Akıllı sözleşmelerin hukuki niteliği ve sözleşme hukuku kurallarının akıllı sözleşmelere nasıl uygulanacağı netleşene kadar, icra edilebilirlik ve finansal koruma gibi sorunların devam edeceği belirtildi.

Web 3.0 yeni internet blokzinciri teknolojisi

DeFi ve Akıllı Sözleşmeler

Özellikle 2021 yılından sonra tokenizasyon ve merkeziyetsiz finans (DeFi) projelerinin artmasıyla akıllı sözleşmelere ilişkin hukuki belirliliğin oluşturulması ihtiyacı öne çıktı. Tokenlar, akıllı sözleşmelerle entegrasyonları sayesinde kullanım senaryolarını genişletti. Akıllı sözleşmelere dijitalleştirilebilen sınırsız içerik yerleştirilebildiğinden, tokenların akla gelebilecek her tür faaliyet veya ürün için programlanabilmesi ve kullanılabilmesi mümkün. Akıllı sözleşmelere, örneğin bir hissedarın sahip olduğu karmaşık haklar entegre edilebilir. Bugün anladığımız şekliyle tokenların temeli Bitcoin blokzinciriyle atılmış olsa da tokenların kullanımındaki gerçek devrimin, akıllı sözleşmelere entegrasyonla gerçekleştiği belirtiliyor.

Merkeziyetsiz finans (DeFi), blokzinciri teknolojisinin özelliklerinden de yararlanarak sınırları aşan ve şeffaf bir finans ekosistemi oluşturulmasını hedefliyor. Bu yeni ekosistemde, finansal aracıların yerini akıllı sözleşmeler alıyor: Merkeziyetsiz borsalar (DEX) kullanıcıların birbiriyle doğrudan token değiş-tokuşu yapmasına imkân tanıyor. Aracılara veya işlemin karşı tarafına duyulan güveni ise bilgisayar yazılımlarına duyulan güven ikame ediyor. Merkeziyetsiz finans uygulamaları sayesinde, masraflar azalıyor, inovasyon destekleniyor ve kullanıcılar kendi varlıklarının kontrolünü gerçek anlamda sağlayabiliyor. Bu çerçevede yeni finansal ürün ve imkanların yaratılması mümkün hale geliyor. DeFi ekosisteminde finansal enstrümanlar geleneksel araçlardan değil stablecoinler, yönetişim tokenları, teminat tokenları gibi token veya dijital araçlardan oluşuyor.

Akıllı sözleşme 1.0 döneminde olduğu gibi, akıllı sözleşme 2.0 döneminde de hukuki uyuşmazlıklarla karşılaşılabilir. Bu bağlamda, akıllı sözleşmelerde güvenlik açıkları veya hatalar olabilir. Yapay zekadan yararlanan akıllı sözleşmeler yeni problemler doğurabilir. Tokenizasyon süreçlerinde akıllı sözleşmelerin kullanılması, zincir dışı bir varlık veya hizmetin token sahibine devredileceğini garanti edemez.

IMF ve Akıllı Sözleşmeler

IMF’in Temmuz 2023’te yayınlanan, doğrudan akıllı sözleşmelerle olmasa da tokenlarla ilgili çalışmasında, tokenların tam potansiyellerine ulaşabilmeleri için, onları mevcut yasal dokuya entegre eden ve tokenların ortaya çıkardığı sorunlara sağlam yanıtlar sunan bir dizi temel hukuk kuralına ihtiyaç olduğuna dikkat çekildi. Buna göre, kanunların dağıtık defter teknolojisini ve akıllı sözleşmeleri mevcut yasal mekanizmalara dahil edecek şekilde tanıması ve tanımlaması gerekiyor. Ayrıca tokenların transferi ve tarafların tokenlar üzerindeki haklarının belirlenmesi üzerindeki etkilerinin netliğe kavuşmasının da önem arz ettiği belirtiliyor. Bu bakımdan IMF’in bu çalışmasında, dağıtık defter teknolojisiyle çevrimdışı varlık ve hizmetler arasında geçerli hukuki sonuçlara sahip bir bağlantının bulunmasının önemi vurgulanıyor.

ESMA’nın Akıllı Sözleşme Raporu

ESMA’nın (European Securities and Markets Authority) Ekim 2023’te yayınlanan raporunda, yatırımcılara ve finansal istikrara yönelik merkeziyetsiz finans kaynaklı risklerin sistematik olarak değerlendirilmesi için kanun ve politika yapıcıların, bu karmaşık yapıları anlamaları ve izlemeleri gerektiğine dikkat çekildi. Bu amaçla akıllı sözleşmelerin uygulama alanlarının oluşturulması ve kategorize edilmesinin önemli olduğu vurgulanıyor. 200 akıllı sözleşme esas alınarak yapılan çalışmada, akıllı sözleşmeler beş kategoriye ayrılıyor:

  1. Fonları toplamak ve tekrar dağıtmak gibi temel finansal işlemleri mümkün kılan “finansal akıllı sözleşmeler (financial smart contracts)”,
  2. Kaynak tahsisi ve kullanımının optimize edilmesinde önemli bir rol oynayan yürütme (execution) ve verimli bellek yönetimi alanıyla ilgili olan “operasyonel akıllı sözleşmeler (operational smart contracts)”,
  3. Yeni tokenların oluşturulması, içeriğinin belirlenmesi ve ortadan kaldırılmasına imkân tanıyan “token akıllı sözleşmeleri (token smart contracts)”
  4. Kullanıcıların blokzinciriyle etkileşimi kolaylaştıran “cüzdan akıllı sözleşmeleri (wallet smart contracts)”  
  5. Diğer akıllı sözleşmelerin temelini oluşturan ve blokzinciri uygulamalarının birlikte çalışabilirliğini ve ölçeklenebilirliğini destekleyen “altyapı akıllı sözleşmeleri (infrastructure smart contracts)”.

Bu çalışmada akıllı sözleşmeler 2017-2018 dönemi ve 2021-2023 dönemi olmak üzere ikiye ayrılıyor ve akıllı sözleşmelerin gittikçe daha karmaşık hale geldiği belirtiliyor.  Akıllı sözleşme kategorilerinin kullanım yoğunluğundaki değişkenliğin, Ethereum blokzinciri üzerinde konuşlandırılan DeFi'deki gelişmelerle açıklanabileceğinden bahsediliyor. İlk Ethereum dalgasında, finansal akıllı sözleşmelerin oldukça baskın olması, ICO’ların yaygınlığına bağlanıyor.

2020 sonlarından Ocak 2023'e kadar süren ve büyük ölçüde DeFi uygulamalarına olan ilgideki artışı yansıtan akıllı sözleşme dağıtımının ikinci dalgasında özellikle token, operasyonel ve altyapı akıllı sözleşmeleri kategorilerindeki artışın dikkat çekici olduğu belirtiliyor. Token akıllı sözleşmelerindeki artışın, tokenizasyon projelerinin çoğalması ve token oluşturma ve yönetimini kolaylaştırmada ERC20 ve ERC721 gibi standartların öneminin artmasıyla bağlantısı olduğu düşünülüyor. Operasyonel ve altyapı akıllı sözleşmeler kategorilerindeki artış ise dApplerin ve protokollerin gelişimiyle birlikte Ethereum sisteminin büyümesi, çeşitlenmesi ve evrimleşmesine bağlanabilir. Kripto para birimlerinin ve tokenlerin yönetimi ve depolanmasıyla ilgili cüzdan akıllı sözleşme kategorisinin ise, her iki dalga boyunca da daha düşük ancak nispeten daha istikrarlı bir dağıtım oranı sergilediği ifade ediliyor.

Doç. Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY