2022 Yılının Sonuna Yaklaşırken:
Blokzincirinin Dünü, Bugünü ve Yarını

Nesnelerin İnterneti Nedir?  adlı güvenlik temalı

Bitcoin kripto para biriminin hayatımıza girmesini sağlayan Satoshi Nakamoto, “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” başlıklı makalede, kişilerin birbirlerine herhangi bir aracıya ihtiyaç olmaksızın para gönderme imkânını anlatmıştı. Bugün halen kim(ler) olduğunu bilmediğimiz Nakamoto, blokzincir teknolojisinin temel özelliklerini de ortaya koyduğu bu makalenin sonuç kısmında ise: “Elektronik işlemler için güvene dayanmayan bir sistem.” demiştir. İşte bu sistem ile, güvene dayalı olmayan bir ortamda, taraflara güven tesis edecek merkezi bir otorite olmadan, Bitcoin işlemlerini kaydetmek mümkün olmuştur. Önerilen bu sistem, sadece elektronik işlemleri daha verimli hale getirmekle kalmamış, aynı zamanda bankalar ve finans kuruluşları benzeri üçüncü kişi ya da kuruluşlar tarafından yapılması gereken doğrulama faaliyetleriyle ilgili maliyetleri de ortadan kaldırmıştır.

Blokzincirinin Temel Özellikleri

Nakamoto makalesinde ayrıca blokzincir teknolojisinin temel özelliklerini de ortaya koymuştur. Blokzinciri, işlemleri kaydeden, halka açık bir elektronik veri tabanıdır. “Blokzincirin” temelinde -adı üzerinde- veriler içeren bloklar yer alır. Bu veri blokları birbirlerine bağlanarak, değiştirilemeyen kayıtlar içeren ve süreklilik arz eden blokzincirini oluştururlar. Bir blokzinciri ağında yer alan her bilgisayar, sicilin tamamının kaydını tutar. Bu nedenle, tek bir hata noktası (point of failure) dahi yoktur.  Blokzinciri eşler arası (peer-to-peer) bir ağda “dağıtık”tır (distributed). Blokzincirinin en önemli özelliklerinden biri, blokzinciri ağlarının merkezi bir sistemin müdahalesi olmadan işletilebiliyor olmasıdır.

Bitcoin’den Ethereum’a

2008 yılından bugüne, baş döndürücü hızla gerçekleşen birçok teknolojik gelişme meydana gelmiştir. İlk Bitcoin bloğunun oluşturulduğu 2009 yılından 2013 yılına gelindiğinde, Bitcoin değer kazanmaya devam ediyor fakat eşzamanlı olarak Çin ve Tayland gibi bazı ülkelerde ise kripto paralar yasaklanıyordu. Büyük bazı usulsüzlük skandalları patlak vermişti. İşte tam da bu sırada blokzinciri ekosisteminde bir dönüm noktası olarak Bitcoin Magazine’in kurucu ortağı Vitalik Buterin, merkeziyetsiz bir uygulama platformunu önerdiği bir izahname (Whitepaper) yayınladı. Bu izahnamenin yayınlanması ile, 2014 yılında faaliyete başlayan Ethereum Foundation’ın kurulmasının temelleri atıldı. İşte bu gelişme, blokzinciri teknolojisinin kripto para birimi değiş tokuşu dışındaki amaçlar için kullanılma potansiyelinin fark edilmesini sağladı. Ethereum, akıllı sözleşmeleri tanıtarak yazılım geliştiricilere yönelik merkeziyetsiz uygulamalar oluşturmak için bir platform sağladı. Ethereum sonrasında, blokzinciri ekosistemi kendi içinde iniş ve çıkışlar yaşamakla birlikte ilgi çeken bir teknoloji olmaya devam etti.

know your customer adımlarını gösteren tablo

Blokzincirinin Geleceği

Blokzinciri, dağıtık bir ağda güvenilirlik, değiştirilemezlik, takip edilebilirlik ve şeffaflık özellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Covid-19 pandemisi ile girdiğimiz yeni dönem, merkezi sistemlerin zaaflarını bir kez daha ortaya koymuşken, blokzinciri teknolojisinin temel özellikleri daha da çok talep görmeye başlamıştır. Bugün artık blokzinciri kripto paraların değiş-tokuş edilmesinin de ötesinde, finans, sağlık, enerji ve spor gibi birçok farklı sektörde kullanılmaktadır. Blokzinciri teknolojisi, Bitcoin kripto para birimleri ile özdeşleştirilen bir kavram olmaktan öteye geçmiştir. Hükümetler, işletmeler ve diğer kurumlar, her gün blokzinciri teknolojisinden faydalanmanın yeni bir boyutunu araştırmakta ve uygulamaktadır.

Değişikliğe kapalı, şeffaf ve güvenilir bir elektronik veri tabanı olan blokzinciri, bugün akıllı sözleşmelerin ve kripto varlıkların oluşturulduğu, değiş-tokuş edildiği bir platform olarak karşımıza çıkıyor. Oylama, fon toplama, emlak, fikri hak yönetimi, nesnelerin interneti (IoT), sağlık ve dijital kimlik gibi uygulama alanlarına her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Bugün, nitelikli blokzinciri geliştiricilerine olan talebin her zamankinden daha fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu gelişim ve yaygınlaşma hızı ile blokzincirinin, yapay zekâ teknolojileri ile, yeni bir internet dönemini işaret eden Web 3.0’ın da temel taşlarından biri olarak hayatımızda yer etmeye devam edeceği şüphesizdir.

Doç. Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY